Quantcast
Channel: ÜNİVERSİTELER – MMM
Viewing all 434 articles
Browse latest View live

“Bu dünyada kim kime ders verebilir ki?”

$
0
0

IMG_6485

Bu yıl 34′üncüsü düzenlenen İstanbul Film Festivali kapsamında 10′uncu yılını kutlayan Köprüde Buluşmalar etkinliğinin ikincisi, “Reha Erdem ile Sinema Dersi” Akbank Sanat’ta gerçekleştirildi. Etkinlik öncesinde İKSV Uluslararası İstanbul Film Festivali Direktörü Azize Tan, Reha Erdem’e ve 28 yıldır çalışmalarına katkı sağlayan Anadolu Efes grubuna teşekkürlerini iletti. Panelin moderatörlüğünü sinema yazarı, Engin Ertan üstlendi. “Bu ülkede herkes birbirine ders veriyor” Reha Erdem sözlerine, “Aslında ben konuşmayı sevmeyen bir adamım. Bu yüzden biraz zorlanıyorum. Etkinliğimizin adı Reha Erdem ile Sinema Dersi diye geçiyor. Bu bile yanlış aslında. Çünkü ders vermek benim sevmediğim, hoşlanmadığım bir şey. Zaten bu ülkede herkes birbirine ders veriyor. Ancak bu etkinliği kabul ettim. Çünkü karşımda sizler varsınız. Bana umut veren kocaman genç bir kitle var. Bu ülkede herkes birbirine ders verse de, benim hâlâ umudum var” şeklinde başladı. “Devrim Çağını yaşıyoruz” Reha Erdem sözlerine zor şartlarda buraya geldiklerini belirterek devam etti. Erdem, “Yeni neslin çok şanslı olduğunu düşünüyom. Çünkü su an devrim çağı dediğimiz bir çağ var ve bunu yaşıyoruz. Sizler de bu çağın içine doğdunuz. Biz bu devrime yanaşmaya çalışıyoruz. Bu çağ pek çok kolaylık sağlıyor. Sesimizi duyurmayı sağlıyor. Temsil etmek yerine işe katılmayı tercih ediyor bu kuşak. Bunu da bu çağ gerçekleştiriyor” ifadelerini kullandı. “Pozitif olmak durumundayız” Reha Erdem, Engin Ertan’ın kendi filmlerinizi yapma özgürlüğüne nasıl kavuştunuz? sorusuna, ”Ben yaşamak için pozitif olmak gerektiğini düşünüyorum. Yamamız lazım ise ki öyle pozitif olmak durundayız. Teknolojinin gelişmesiyle sinema da ucuzladı. İlk bu işe girdiğimde maddi olarak sıkıntı çok yaşadım. O dönem reklam yönetmenliği yapmaya başladım. Reklam yönetmenliğinde kazandığım para ile filmlerimi çektim” şeklinde konuştu. “Şu an bir telefon ile film yapılabiliyor” Reha Erdem, teknolojini getirdiği pek çok yenilik olduğunu belirterek, “Şu an tek bir telefon ile film çekilebiliyor. Eskiden filmleri, sosyal ilişkileri güçlü, atak insanlar çekerdi. Çünkü o ortamı ayarlamak gerekiyordu. Ama günümüzde, kimsenin sizi tanımasına bile gerek olmadan işinizi halledebiliyorsunuz” sözlerini ekledi. “Film bir kişi izlerse film olur” Engin Ertan, Reha Erdem’in açıklamasına katıldığını belirterek. Peki, gençler çalışmalarını nasıl izleyiciyle buluşturacaklar şeklinde Erdem’e soru yöneltti. Erdem, “Evet bu önemli bir konu. Film bir kişi izlerse film olur. Bana göre film yapmak denize bir şişe bırakmaktır. Çok kişini izlemesi önemli değildir. Ancak bir kişinin izlemesi bile önemlidir. Yeni dünyada artık filmler de seyirciyle kolay buluşuyor. İnternet pek çok şeyi kolaylaştırıyor. Başka Sinema var mesela çok önemli, çok güzel, müthiş bir şey, sonsuz destekliyorum." cevabını verdi. “Ekibim bende alışkanlık” Reha Erdem film yapmanın bir eser ortaya koymanın, ekip çalışması olduğunun altını çizerek “Ekibim bende alışkanlık. Aslında ekip dediğimiz de arkadaşlar. Önce arkadaş sonra ekip olunuyor. Öze baktığımızda beraber oyun oynuyoruz. Sonu çok da önemli olmayan bir oyun işte”  ifadelerini kullandı. “Film önce yapılır sonra düşünülür” Genç sinema adaylarına birçok tavsiyede bulunan Reha Erdem, önce film yapın sonra düşünürsünüz diyerek film yapmanın önemine değindi. Erdem, sinema okullarında, İletişim Fakültelerinde, kurslarda ve daha nice eğitim yerlerinde teorik ve pratik arasındaki dengenin iyi kurulması gerektiğine işaret etti. Erdem, “Sinemacı olmak istiyorsanız; bol bol film çekin. Durmadan film çekin. Sinema için belirli yetileri bu sayede kazanırsınız” diye konuştu. Reha Erdem ile Sinema Dersi etkinliği, konuklardan gelen soruların Erdem tarafından yanıtlanmasıyla son buldu. Haber: İrem Demirkaya Fotoğraf: Hatice Özbey    

Yeni Medya Sosyolojisi Seminerleri başladı

$
0
0

1

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde düzenlenen Yeni Medya Sosyolojisi Seminerleri'nin ilki Prof. Dr. Ferhat Kentel'in katılımıyla gerçekleşti.

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Filiz Aydoğan Boschele'in organize ettiği Yeni Medya Sosyolojisi Seminerleri'nin ilk oturumu, İstanbul Şehir Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ferhat Kentel'in katılımıyla gerçekleşti. Modernite ve bireyin modern toplumda kendini konumlandırışı üzerine konuşan Kentel, büyük sorgulamalar içeren bir dönemde yaşadığımızı ifade etti. Modern toplumun ise bir risk toplumuna dönüştüğünü söyleyen Kentel, "Kendi tarzımıza uymayanı her zaman için risk olarak algılıyoruz ve onu bu dünyadan defetmek istiyoruz. Bu durum risk toplumunun getirdiği bir sonuçtur." dedi.

Fransız düşünür Michel De Certeau'nun gündelik hayat teorisi ve stratejiler-taktikler kavramları üzerinden konuşmasını sürdüren Prof. Dr. Kentel, kentin, dilin, ordunun, milliyetçiliğin ve benzeri bir çok somut ve soyut kavramın birer strateji olduğunu ve bu stratejilerin içerisinde bireyin yürümek, yemek, içmek, konuşmak gibi gündelik hayatın kendisini oluşturan taktikleriyle var olduğunu söyledi. Bütün hayatın modernliğin diliyle gerçekleşmeye başladığı belirten Kentel, gündelik hayatın zenginliğinin içerisinden yeni sosyal hareketlerin, alternatiflerin üremesinin de mümkün olduğunu vurguladı. Sosyoloji açısından bakıldığında, onun modern toplumun bir tür dili olduğunu ifade eden Kentel, "Sosyolojiyi bir strateji olarak düşünürsek; hayat içerisindeki her bireyin yaşamış olduğu tecrübe ve pratikler sosyolojiden daha az kıymetli değildir. Yeni kuşaktan genç bir insanın yaşamış olduğu pratikleri benim anlamam mümkün olmayabilir, ancak benim sahip olduğum tecrübe ve pratik onunkinden daha önemli değildir." şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Ferhat Kentel, konuşmasının ardından katılımcıların sorularını yanıtlayarak oturumu sonlandırdı.

Haber: Ayşegül Yücekök

‘Medyada Nefret Söylemi ve Nefret Suçları’

$
0
0

IMG_8405

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi bünyesinde başlayan "Yeni Medya Sosyolojisi Seminerleri"nin bugünkü konuğu Galatasaray Üniversitesi İletişimci Profesörü Yasemin İnceoğlu oldu. "Medyada nefret söylemi ve nefret suçları" konuları üzerinde konuşmasını yoğunlaştıran İnceoğlu, sözlerine söylem ve bağlam kavramlarını açıklayarak başladı."Zihinleri denetlemek için söylemi ve bağlamı denetlemek gerekir." ifadesinde bulunan İnceoğlu, her ülkenin bir "bizlik" tanımı olduğunu ve bunun dışına çıkanların ötekileştirildiğini, bunu yeniden üretenin ise medya olduğunu sözlerine ekledi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi(AİHM)'nde yer alan ifade özgürlüğü ve bu özgürlüğün hangi şartlarda kısıtlandığından bahseden İnceoğlu; "Söylenenler sizi rahatsız edebilir, çoğunluğun inandığı dışında bir görüşünüz olabilir bunlar, sizin ifade özgürlüğünüz altındadır." ifadesiyle konuşmasını sürdürdü. Nefret suçu ve nefret söyleminin birbirinden farklı kavramlar olduğunun altını çizen İnceoğlu, nefret suçunun bir ön yargı taşıdığını, diğer bir deyişle bir "mesaj suçu" olduğunu ifade etti. Nefret suçu işleyen birey ya da grupların, toplum tarafından dışlanan o gruba ait insanlara korku, yıldırma, sindirme ve başına neler geldi seninde gelecek mesajını verme eğiliminde olduklarını belirtti. Diğer yandan nefret söyleminin ise etiketleme, aşağılama, insanlıktan uzaklaştırma ifadelerini taşıdığını söyledi. Örnek olarak ise, çingenelere veya eşcinsellere ev vermeyen ev sahibi ya da öyle bir komşu istemeyen insanları verdi. Prof. Dr. İnceoğlu, adaletin yerini bulmadığı ve suçluların cezasını almadığı durumda kaotik bir ortam oluşacağını ifadelerine ekledi. Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu seminerin bitiminde ise şu mesajı verdi; "Herkesin aynı şemsiye altında olması lazım, olayı çaptırmamak ve saptırmamak lazım. Hiç olmazsa anlamaya ve dinlemeye çalışalım, eğer hepimiz tek tip olursak ortada renk diye birşey olmaz.Farklılıklara saygı duyarak bir arada yaşamamız gerektiğini düşünüyorum." Program katılımcıların merak ettiği soruların yanıtlanmasıyla sona erdi. Haber: Seral KARAGEL Fotoğraf: Tugay ÇELİK

Yeni Medya Sosyolojisi Seminerleri: “Laiklik ve Sekülerlik”

$
0
0

Untitled-2şşş

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi bünyesinde başlayan "Yeni Medya Sosyolojisi Seminerleri" alanında uzman konu ve konukların yer aldığı programlarla devam ediyor. "Yeni Medya Sosyolojisi Seminerleri"kapsamında Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi bugün, Prof. Dr.Besim Fatih Dellaoğlu'nu ağırladı. Prof. Dr. Dellaloğlu, "laiklik ve sekülerlik" konularındaki bilgi ve deneyimlerini katılımcılara paylaştı."Laiklik ortaçağ kökenli ve bir ortaçağ kavramıdır." ifadesinde bulunan Dellaloğlu, laikliğin, devletin ve geniş anlamda kamunun, bütün inançların ve mezheplerin veya bütün yaşama çeşitlerinin, günlük hayat biçimi olduğunu söyledi. Katılımcıların merak ettiği soruları cevaplayarak konuşmasına devam eden Dellaloğlu, Laiklik kelimesinin isimden çok bir sıfat olduğunun da altını çizdi. Prof. Dr. Dellaoğlu ayrıca, Laik duruma getirme, dinden bağımsızlaştırma gibi anlamlara gelen sekülerlik kavramına da değindi. Haber: Seral KARAGEL Fotoğraf: Onur AYTEKİN

I. Ulusal Lenfoloji Kongresi

$
0
0

iremşina

Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü, Lenfoloji Derneği işbirliği ile uluslararası katılımlı 1. Ulusal Lenfoloji Kongresi gerçekleştirilecek. Lenfoloji Derneği ve Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü tarafından 10-12 Nisan 2015 tarihi arasında Uluslararası Katılımlı “I.Ulusal Lenfoloji Kongresi “ Marmara Üniversitesi Haydarpaşa Yerleşkesi'nde düzenlenecek. I.Ulusal Lenfoloji Kongresi, ilgili branş derneklerinin destekleri ile organize edilecek. Bu işbirlikçi yaklaşım Lenfoloji alanındaki yenilik ve gelişmelere ışık tutmasının yanı sıra, bu alanda çalışan sağlık profesyonellerinin bir araya gelerek bilgi alışverişinde bulunmasını sağlayacak. Kongrenin bilimsel programı Lenfoloji alanında çalışanları birlikte oluşturulacak ve multidisipliner olmasına özen gösterilecek. İçeriğin bilimsel yönünü arttırmak amacı ile yurtdışında alanında en iyi isimler bilgi ve deneyimlerini paylaşmak üzere kongreye katılacak. Kongre programında güncel konuları içeren çok disiplinli sempozyum ve uygulamaların gösterileceği workshoplar, ayrıca önemli bilimsel çalışmaların sunulduğu sözel ve poster oturumları yapılacak. Kongre, tüm fizyoterapistler, hekimler ve Lenfoloji profesyonellerinin katılımına açık olacak. Ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz. Haber: Ayşenur Çelimli    

Kanope’den Marmara İletişim’e ziyaret

$
0
0

IMG_0040

Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Organ Nakil Kordinatörü Deniz Birtan, Karaciğer nakil sorumlusu Doçent Doktor Ender Dulundu, Kanope Başkanı Eren Erdoğan ve tıp öğrencileri organ ve kan bağışı konusunda farkındalığı arttırmak amacıyla Marmara Medya Merkezi'ne ziyarette bulundu. Karaciğer Nakil Sorumlusu Doç. Doktor. Ender Dulundu organ ve kan bağışı konusunda halkı bilinçlendirmenin önemine dikkat çekti. İstanbul'da kalp, akciğer, karaciğer, böbrek ve kornea nakillerinin tümünü yapan iki üniversite hastanesinden biri olduklarını kaydetti. Bu doğrultuda Mardin Artuklu Üniversitesi'ni ziyaret ettiklerini ve o üniversite ile  ortak hareket ettiklerini belirten Dulundu, '' Önümüzdeki günlerde Kocaeli, Diyarbakır ve Ordu'ya giderek farkındalık oluşturacağız. Daha sonra her bölgenin en az bağış yapılan illerine gideceğiz.'' cümleleriyle üniversitenin organ ve kan bağışı konusunda kararlılığını ortaya koydu. Türkiye'de organ naklinin istenilen seviyede olmadığına dikkat çeken Deniz Birtan, '' Nakil işlemleri canlıdan canlıya daha yaygın. Kadavralardan organ nakli yapmamız için insanları bilinçlendirmemiz gerek. Bu doğrultuda durumun farkında olan bireylerin bağış yapabilmeleri için organ bağış kartını doldurmaları gerekiyor. Bu kartlara da bir yakınlarının numarasını yazıyorlar. Yani organ nakli yapılırken izinli bağış sistemini uyguluyoruz.'' sözleriyle organ ve kan bağışı hususunda bilinmesi gereken noktaları  aktardı. Haber     : Ekrem Güney - Yasemin Ece Yıldırım -Ayşenur Çelimli Fotoğraf : Münire Karabulut

Değişim Yönetimi Kulübü İş & Gelecek Zirvesi

$
0
0

dd

Marmara Üniversitesi bünyesi altında çalışmalarını sürdüren Değişim Yönetimi Kulübü, Göztepe ve Haydarpaşa Kampüsleri'nde düzenlediği etkinlikler sonrası şimdi de Bahçelievler Kampüsü’nde yeni bir seminere hazırlanıyor. Değişim Yönetimi Kulübü üyelerinin düzenlediği "İş ve Gelecek Zirvesi" programı kapsamında "İş Dünyası” çeşitli yönleriyle, konuşmacıların farklı yorum ve deneyimleriyle ele alınacak. Ücretsiz ve sertifikalı olan etkinlikte, Markafoni İnsan Kaynakları Direktörü Seda Kayrak Kızıltan, Yıldız Holding “Ülker” Global Organizasyon ve Yetenek Gelişim Direktörü Neslihan Sezer, Loft İnsan Kaynakları Genel Müdürü Turgay Çavdar, Penti İnsan Kaynakları Direktörü Nihat Fırat ve Kamil Koç Organizasyonel Gelişim Yöneticisi Mert Önen gibi alanında uzman isimler yer alacak. 16 Nisan Perşembe günü saat 13.00'da Marmara Üniversitesi Bahçelievler Kampüsü'nde(C201 Konferans Salonu) yapılacak olan zirveye kayıt olmak için, İŞ & GELECEK ZİRVESİ sitesini ziyaret edebilirsiniz. Haber: Seral KARAGEL

34.İstanbul Film Festivali’ne sansür damgası!

$
0
0

5

Bu yıl 34.sü düzenlenen İstanbul Film Festivalin'ne Bakur filmine getirilen sansür ve sinemacıların verdiği tepkiler damga vurdu. 13 Nisan Pazartesi günü Akbank Sanat'ta Köprüde Buluşmalar etkinliği kapsamında Motör: Kopya Kültürü ve Modern Türk Sineması isimli filmin gösterimi yapılacaktı. Ancak yönetmen Cem Kaya'nın isteği üzerine gösterim iptal edildi. Sansüre tepki olarak iptal edilen film etkinliği yerine Cem Kaya ve Kunt Tulgar'ın katıldığı "Dönemin Sansürü" isimli panel düzenlendi. "Devletten Türk Sinemasına hiçbir fayda gelmemiştir" Panel, Cem Kaya'nın isteği üzerine Motör: Kopya Kültürü Modern Türk Sineması filminde sansür ile ilgili olan kısım seyircilere izletilerek başladı. Kısa göstrimin ardından söyleşiye geçildi. Cem Kaya'nın yönelttiği, "Devletin sinema üzerinde kurduğu baskı nasildi?" sorusuna Kunt Tulgar "Devletten Türk Sinemasına hiçbir fayda gelmemiştir. Devletin film sektörüne bir kuruş katkısı yok"şeklinde cevap verdi. "Polis hırsızı yakalamazsa film sansürden geçmezdi" Cem Kaya 1960-1980 arası dönemde Türk Sinemasını "Herhangi bir filmde, polis hırsızı yakalamazsa film sansürden geçmiyordu. Filmin içine Türk Polisini ya da askerini öven sahneler konulurdu ki, film sansürden kolay geçsin. O dönemde sinema çalışanları panayır sektöründe çalışanlar gibi eğlence sektöründe çalışanlar olarak görülürdü. Dikkat çeken örneklerden bir başkası ise, Türk Sinemasında bir albayın eşi asla aldatamazdı" ifadeleriyle özetledi. "Sex furyası aileyi sinemadan kaçırdı" Siyasi olarak sansüre uğrayan filmlerin pornografi açısından hiçbir baskıya uğramamasına tepki gösteren Kunt Uygar, "Sex furyası aileyi sinemadan kaçırdı" ifadelerini kullanırken Cem Kaya da konuya ilişkin olarak "Dönemdeki siyasi baskılar sebebiyle gençler bu filmleri izlesin ve rahatlasın mantığı vardı" dedi. "Güneş Ne Zaman Doğacak?" Maraş Katliam'ını başlattığı ileri sürülen Güneş Ne Zaman Doğacak? isimli film üzerine Cem Kaya, "Bir yandan bazı filmler siyasi nedenlerle sansüre maruz kalırken diğer yandan Kurtlar Vadisi gibi dizler oynatılıyor. Güneş Ne Zaman Doğacak? da bunu gibi karşı propaganda amacıyla yayınlanan bir film. Katliamı tamamen tetiklemese de tezgahın bir parçası" şeklinde yorum yaptı. "Sabun Parçalarından Şaryo Yapmak" Dönemin Sansürü isimli panelin ardından Burak Çevik moderatörlüğünde Cem Kaya, Kunt Tulgar ve Ali Yorguncuoğlu'nun katılımıyla Sabun Parçalarından Şaryo Yapmak isimli sinema dersi gerçekleştirildi. "Sinema gönülden geliyorsa yapılabilen bir iş" Etkinlikte, Türk Sinemasında parça yerleştirmenin asıl nedeninin maddi yetersizlik olduğu üzerinde duruldu. Ali Yorgancıoğlu, bankaların sinema sektörünü riskli bir sektör olarak gördükleri için kredi vermediklerini söyleyerek "Sinema gönülden geliyorsa yapılabilen bir iş, Türkiye'de sinema yapma olanakları çok değişmedi" ifadelerini kullandı. "Para bitti mi? İş biterdi" Sinema ve film bütçesi ilişkisini değerlendiren Kunt Tulgar, "Bizim zamanımızda sponsor yoktu. Her seyi kendimiz yapıyorduk. Para bittiğinde iş de bitiyordu" dedi. "Fonlama işlemi sansüre çok açık" Sinemada paranın önemine değinen Cem Kaya, "Arşiv görüntüleri için şirketler inanılmaz fiyatlar veriyorlar. Siz onlara muhtaç kalıyorsunuz. Böyle bir sansür mekanizması da var. Bu sebepten fonlama işlemi sansüre çok açık" şeklinde konuştu. Etkinlik katılımcılardan gelen soruların, panelistler tarafından yanıtlanmasıyla son buldu.  Haber: İrem Demirkaya- Şina Ceylan Fotoğraf: Gamze Sekin    

16 Nisan’da gönüller gül açacak

$
0
0

CCadqw4XIAAUZ9j.jpg large

Kutlu doğum haftası çerçevesinde Hazreti Muhammed (SAV)'in doğumunu kutlamak amacıyla 16 Nisan perşembe günü Marmara Üniversitesi Göztepe Kampüsü'nde bir etkinlik düzenlenecek. Marmara Üniversitesi Göztepe Yerleşkesi kapalı spor salonunda yapılacak etkinlikte Marmara Üni. İlahi Orkestrası yer alacak. Kuran-ı Kerim Tilaveti'nin yapılacağı etkinliğin konuşmacıları Ali Ramazan Dinç ve Serdar Tuncer olacak. 16 Nisan Perşembe günü yapılacak etkinlik saat 17.00'da başlayacak. Haber : Ekrem Güney            

Yeni Medya Sosyolojisi Seminerleri devam ediyor

$
0
0

IMG_5742

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi bünyesinde “Yeni Medya Sosyolojisi” başlığı altında yapılan seminerlerin 4.sü Marmara Stüdyo’da gerçekleştirildi. Marmara Üniversitesi İletişim FakültesiÖğretim Üyesi Prof. Dr. Filiz Aydoğan Boschele tarafından yürütülen “Yeni Medya Sosyolojisi” seminerlerinin 4. oturumu, bugün İstanbul Bilgi Üniversitesi Prof. Dr. Ayhan Kaya’nın katılımıyla gerçekleştirildi. Seminer, Prof. Dr. Filiz Aydoğan’ın konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. Ayhan Kaya’nın ilgi alanları ve çalışmaları hakkında bilgi vermesiyle başladı. Çalışma hayatı boyunca kullandığı yöntemlerinden ve varsayımlarından bahsederek sözlerine başlayan Prof. Dr. Kaya, Berlin’de gerçekleştirdiği tezi hakkında bilgi verdi. Bir sosyal bilimci olarak öneride bulunmak istediğini ifade eden Kaya, “Olayları sosyal bilim gözlüğünü kullanarak, eleştirel aklın süzgecinden geçirerek değerlendirmeliyiz.” dedi. “Önemli olan güzergâhınızdır.” “Önemli olan nereden geldiğiniz değil, nereye gittiğiniz değil, önemli olan güzergâhlarınızdır.” sözünden yola çıkarak, kimliklerimizin de sürekli bir yolculuk içinde olduğunu belirten Kaya, kimliği hiçbir zaman tamamlanmayan bir güzergâha benzetti. Zorunlu göç Bir diğer mesele olarak da Türkiye’deki zorunlu göç konusunu ele alan Ayhan Kaya, göçün hep var olduğunu ve her zaman da var olacağını söyleyerek konuşmasını sürdürdü. Türkiye’de göç ve göçmenliğin ötekileşmeye başladığını ifade ederek, bu başlıkların giderek bir güvenlik meselesi halini aldığından söz etti. Prof. Dr. Ayhan Kaya konuşmasının devamında Türkiye’deki Kürt sorununun Türkiye’yi bölünmeye götürmemesinin nedenin göç olduğunu iddia ederek göçün durmasının iyi bir şey olmadığını söyledi. Güvenlikleştirme, farklılık hakkı, kent hakkı, simulakum, etnisite ve tolerans gibi kavramlar üzerinde durarak konuşmasına devam eden Prof. Dr. Kaya, varsayımları olduğundan söz etti. Kaya, “Azınlıklar her zaman haklıdır, çoğunluk her zaman haksızdır.” varsayımında bulunduğunu belirterek konu hakkında şu açıklamada bulundu: “Bu varsayımın önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü genellikle sosyal bilimciler olarak tersine bakarız. Kürt sorunu deriz, Almanya’da göçmen sorunu deriz. Hâlbuki sosyal bilimlerde bizim görevimiz bugüne kadar programatize edilmeyen şeyleri programatize etmek suretiyle analizini yapmaktır.” Prof. Dr. Ayhan Kaya, Türkiye’nin en önemli sorununu ise şu ifadelerle dile getirdi: “Ben bir siyaset bilimci olarak diyorum ki, Türkiye açısından konuştuğumuz zaman, Türkiye’de asıl sorun, demokratik olamayan devlet sorunudur. Yani Türkiye’de Kürt sorunu, Alevi sorunu doğrudan devletle, devletin koruyarak nasıl baktığıyla alakalıdır.” Prof. Dr. Ayhan Kaya, konuşmasının ardından dinleyicilerin sorularını yanıtladı. Seminer, Marmara Üniversitesi İletişim FakültesiÖğretim Üyesi Prof. Dr. Filiz Aydoğan Boschele’in Prof. Dr. Ayhan Kaya’ya çiçek ve çikolata sunmasıyla son buldu. Haber: Merve Bavra – Duygu Yıldırım Fotoğraf: Yeter Şeko      

Reklam metin yazarı Mustafa Oral Marmara’da

$
0
0

IMG_5778

Güzel Sanatlar Reklam Ajansı metin yazarı Mustafa Oral reklamcılık deneyimlerini Marmara Üniversitesi öğrencileriyle paylaştı. Sohbet havasında  gerçekleşen etkinlik, metin yazarı Mustafa Oral, Arş. Gör. Orçin Uzun ve M.Ü. İletişim Fakültesi öğrencilerinin katılımıyla gerçekleşti. Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu olan Mehmet Oral, mesleğe üniversite öğrencisiyken başladığını söyledi. Reklamcılık hakkında genel bir bilgi veren Oral daha sonra kendi deneyimlerini öğrencilerle paylaştı. Sektörde başarının anahtarının fark yaratmak olduğunu dile getiren Oral, öğrenciyken yapılan stajın önemine vurgu yaptı. Ajanslarına staj için gelen üniversite öğrencilerinde aradıkları en önemli özelliğin heyecan ve heves olduğunun altını çizdi. Temelde fark yaratarak hevesini ve heyecanını kaybetmeden sektörde yer alan kişilerin başarıyı yakalayacağını dile getirdi. Reklam yapım aşamasından da kısaca bahseden Oral,  farklı birimlerin uyumlu ve bir arada çalışması ile başarılı projelerin ortaya çıktığını söyledi. Öğrencilerin merak ettiği soruların yanıtlanmasıyla etkinlik son buldu. Haber: Büşra Şahin- Melike Sejfula Fotoğraf: Münire Karabulut

Bahçelievler Kampüsü’nde İş ve Gelecek Zirvesi

$
0
0

1

Marmara Üniversitesi Değişim Yönetimi Kulübü Bahçelievler Kampüsü'nde İş ve Gelecek Zirvesi'ni gerçekleştirdi. Marmara Üniversitesi kapsamında aktif faaliyetler içerisinde bulunan ve her dönem kendisini yenileyen Değişim Yönetimi Kulübü, İletişim zirvesi, Kişisel Gelişim ve Kariyer Buluşması ile gelenekselleşen Kariyer ve İnovasyon etkinliklerinden sonra şimdi de Bahçelievler Kampüsü'nde İş ve Gelecek Zirvesi'ni düzenledi. Alanında uzman ve kariyer sahibi konukların katılımıyla gerçekleşen etkinlikte, genel olarak "İş Dünyası” çeşitli yönleriyle, konuşmacıların farklı yorum ve bilgileriyle değerlendirildi. Programın başlangıcını Kulüp Başkanı İktisat Fakültesi 3. sınıf öğrencisi Elif Şen yaptı. Şen'in ardından Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi İşletme Bölümü İnsan Kaynakları Yönetimi Anabilim Dalı Üyesi Yrd. Doç Dr. Malik Volkan Türker açılış konuşmasını yaparak zirvede yer alan konuklara ve programa katılan dinleyicilere teşekkürlerini iletti. Zirve, Markafoni İnsan Kaynakları Direktörü Seda Kayrak Kızıltan'ın konuşmasıyla devam etti.Marmara Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olan Kızıltan, kariyer deneyimini dinleyicilerle paylaştı. "Yaptığınız iş sizi hem maddi hem manevi mutlu etmelidir." ifadesinde bulunan Kızıltan, son yıllarda önemi gittikçe artan internet ve E-ticaret konularının üzerinde durdu. Dünyada toplam nüfusunun %69'unun internetten alışveriş yaptığını ifadelerine ekleyen Kızıltan, İnternetten en çok alışveriş yapan ülkelerin sırasıyla Hindistan, Çin/Hollanda ve Türkiye olduğunu söyledi. Bunlara ek olarak, Türkiye'de çalışan kadın erkek oranına da değindi. En mutlu çalışanlar sırasında ise, ilk üçü elektronik, eğitim ve telekom sektörlerinin paylaştığını belirtti. İnsanların okuduğu bölümlerin değil,ilgi alanlarının ve yapmak istedikleri işin önemli olduğu vurgusunda bulunan Seda Kayrak Kızıltan, öğrencilere şu tavsiyelerde bulundu: "Keyif aldığınız insanlarla çalışın, eğer hiçbir hayaliniz yoksa gerçekleşecek birşeyleriniz de olmaz, size uzak olanları hayal edin, kişilere karşı ön yargılı olmayın, sabırlı olun, insanları tanımak için, onlara zaman harcayın; bu iş dünyasında büyük bir önem taşıyor. İşe ilk başlayanlar heyecanlı, risk alabilen ve yeni fikirleri olan insanlar oluyor, işte bu yüzden hayatınızın ilk yılları çok önemli, iyi değerlendirin." Kızıltan'ın plaketinin takdim edilmesinin ardından kürsüye, Eroğlu Holding'e bağlı Loft firmasında İnsan Kaynakları Müdürü olarak görevini sürdüren Turgay Çavdar geçti. 20 yıllık meslek hayatında insan kaynakları alanında çeşitli görevler yapan ve hala İnsan Kaynakları alanında çalışmalarına devam eden Çavdar,  dinleyicilere tavsiyelerde bulunarak ulaşılacak noktanın belirlenip ona doğru koşulması ve o hedefe yürürken yaşanılan engellerin bir mola olarak görülmesi ve yola devam edilmesi gerektiğini söyledi. Turgay Çavdar'ın konuşmasından hemen sonra mikrofonu Penti İnsan Kaynakları Direktörü Nihat Fırat devraldı. Başarıya giden yolda kendini keşfetmenin, fırsatları fark etmenin, bu fırsatları doğru değerlendirmenin ve kendini geliştirmenin önemli olduğuna değinen Fırat ayrıca; yetenek, bilgi ve beceri kavramlarının anlamlarından da kısaca bahsetti. Başarılı bir iş sahibi olabilmenin ana koşulunun hedef olduğunu söyleyen Fırat: "Kılık kıyafetinize, duruşunuza ve konuşmalarınıza dikkat edin, profesyonel olmak istediğinizi gösterin, herkesle tanışın ve tecrübelerinden faydalanın, sorular sorarak yaklaşımlarını gözleyin, etkin iletişimden yana olduğunuzu gösterin,organizasyonla ilgili araştırma yaparak işleyişler hakkında bilgi edinin, kurum kültürünü önemsediğinizi gösterin." sözlerini sarf ederek konuşmasını sonlandırdı. Nihat Fırat'ın ardından ise, Kamil Koç Organizasyonel Gelişim Yöneticisi Mert Önen zirveye devam etti. Programı soru cevap şeklinde sürdüren Önen, konuşmasının sonunda öğrencilere çeşitli tavsiyelerde bulundu. Etkinlik, öğrencilere özel sürpriz hediye ve çeşitli fırsat çekilişlerinin yapılmasının ardından, sertifikaların dağıtılmasıyla son buldu. Haber: Seral KARAGEL Fotoğraf: Mehmet AYGIN

Yalova Üniversitesi’nden yerli “fıtık yaması”

$
0
0

11

Türkiye'de "fıtık yaması"nı yerli imkanlarla üretmeyi amaçlayan Yalova Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Polimer Mühendisliği Bölümü tarafından bu hedefi gerçekleştirmek amacıyla proje yürütülüyor. Karın ve göbek bölgesindeki fıtıkların onarımında, genel cerrahi alanında kullanılan fıtık yamalarının Türkiye'deki ihtiyacının tamamı ithalatla karşılanmakta. Yalova Üniversitesi (YAÜ) olarak bu fıtık yamalarının üretilmesi için çalışma başlattıklarını ifade eden proje ekibinde yer alan Doç. Dr. Kadriye Tuzlakoğlu şöyle konuştu; "Patentle ilgili araştırmalarımız sonucu, tamamı ithal edilen, hiç yerli ürün bulunmayan fıtık yamalarını üretmeyi ve bu şekilde de ülke ekonomisine katkıda bulunmayı düşündük. Bu kapsamda Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumunun (TÜBİTAK) yürüttüğü 'Yeni Ürünler Yeni Fikirler' adlı programa başvurduk. Çok pahalı bir ürün olduğu için bunu ülkemizde yaparak çok daha ucuza getireceğimizi düşünüyoruz. Konuştuğumuz cerrahlar, yurtdışında bu yamanın fiyatının 2 bin 700-3 bin lira olduğunu söyledi. Bu projeyle hem ülke ekonomisine katkı sağlamayı hem de hastaların memnuniyetini artırmayı planlıyoruz." Daha iyileştirici, yeni bir polimer cinsi kullanılacak Projeye yeni başladıklarını ve 18 ayda tamamlamayı hedeflediklerini sözlerine ekleyen Kadriye Tuzlakoğlu, yeni kullanacakları polimer cinsinin iki fonksiyonlu olduğunu ifade etti. Hem fıtık sonucu oluşan yaranın hızlı iyileşmesine yardımcı olduğunu hem de iç organların yapışmasını önleyecek dokuya sahip olduğuna değinen Tuzlakoğlu, kullandıkları ve diğer ürünlerden daha avantajlı ürün olduğuna ve fonksiyonunu yitirdikten sonra bozularak vücuttan atıldığına değindi. Projede yer alan Doç. Dr. Didem Saloğlu ve Doç. Dr. Gökhan Temel ise üretilecek yeni yama ile bu alanda dışa bağımlılığın sonlanmasının, ülkemize sağlayacağını katma değer dile getirildi. Haber: Esra Pelin Güregen (AA)

Animasyon Birimi bir ödüle daha aday

$
0
0

2-599x275

Marmara Üniversitesi Animasyon Birimi, online olarak düzenlenen, "Uluslararası Aninetwork Kısa Film Festivali"'nde büyük ödüle aday. Marmara Medya Merkezi bünyesinde faaliyetlerine devam eden animasyon birimi  "Losing Colors" isimli kısa filmleriyle en iyi 20 animasyon kısa filmin seçileceği  Uluslararası Aninetwork Kısa Film Yarışmasında finale kaldı. Finale kalan adayları, aralarında Frodo Kuipers, Rosana Urbes gibi isimlerin bulunduğu ve farklı ülkeleri temsil eden yedi jüri üyesi belirleyecek. Yarışmanın tarihi ise 10 Nisan-10 Mayıs 2015 olarak belirlendi. Birinci olan kısa filmin 1.000$ kazanacağı yarışmada finale kalan kısa filmlere www.aninetworkfest.com adresinden ulaşabilirsiniz. Haber: Burcu Demiralay

Oktay Sinanoğlu hayatını kaybetti

$
0
0

oktay-sinanoglu-671

Dünyaca tanınmış Türk bilim adamı Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu, ABD'de vefat etti. "Türkiye'nin Einstein'ı" olarak adlandırılan Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu, ABD'nin Miami kentinde kaldırıldığı hastanede yoğun bakıma alınmıştı. Sinanoğlu'nun bugün, tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybettiği açıklandı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, dünyaca tanınmış Türk bilim adamı,Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu'nun vefat haberini , Twitter hesabından duyurdu. Çavuşoğlu, "Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu'na Allah'tan rahmet diliyorum. Cenazesinin ülkemize nakli için Miami Başkonsolosluğumuz gereken işlemleri takip ediyor" açıklamasını yaptı. Oktay Sinanoğlu için oluşturulan Facebook sayfasından yapılan duyuruda "Sayın hocamız, değerli bilim adamı, ülkemizin gururu, onuru, Türkçe savaşçısı, ülkesine ve milletine aşık Oktay Sinanoğlu gece saat 03.00 sıralarında vefat etmiştir. Hocamıza Allah'tan rahmet, başta eşi Dilek Sinanoğlu olmak üzere tüm sevenlerine baş sağlığı dileriz" ifadesi yer aldı.   Oktay Sinanoğlu Kimdir? Babasının (Nüzhet Haşim Sinanoğlu) Türkiye Başkonsolosluğunda görev yapmakta olduğu Bari'de doğdu. 1939 yılında İtalya'da II. Dünya Savaşı'nın başlamasının ardından ailesiyle Türkiye'ye döndü. Oktay Sinanoğlu, sonradan TED Koleji olan Ankara Yenişehir Lisesi'ne 1953 yılında burslu öğrenci olarak girdi ve okulu birincilikle bitirdi. Okulun bursuyla Kimya Mühendisliği okumak üzere ABD'ye gitti. 1956'da ABD Kaliforniya Üniversitesi Berkeley Kimya Mühendisliği'ni birincilikle bitirdi. 1957'de Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nü sekiz ayda bitirerek yüksek kimya mühendisi oldu. "Alfred Sloan" ödülünü aldı. 1959'da Kaliforniya Üniversitesi Berkeley'de kuramsal kimya doktorasını tamamladı. 1960'ta Yale Üniversitesi'nde öğretim üyesi (asistan profesör) oldu.1960-1961 yıllarında atom ve moleküllerin çok-elektronlu kuramı ile "Doçent" oldu. 1963'te 50 yıldır çözülemeyen bir matematik kuramını bilim dünyasına kazandırarak 28 yaşında "tam profesör" unvanını aldı. 20. yüzyılda Yale Üniversitesi'nde bu sanı kazanan en genç öğretim üyesidir. 1962 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi mütevelli heyeti yalnız Oktay Sinanoğlu'na mahsus olmak üzere kendisine Danışman Profesör ünvanını verdi. Yale Üniversitesi'nde ikinci bir kürsüye daha profesör olarak atandı. 1973'de Almanya'nın en yüksek "Aleksander von Humboldt Bilim Ödülü"nü ilk kazanan kişi oldu. 1975'de Japonya'nın "Uluslararası Seçkin Bilimci Ödülü"nü kazandı; yine 1975 yılında özel kanunla Oktay Sinanoğlu'na ilk ve tek Türkiye Cumhuriyeti Profesörü ünvanı verildi. 1976'da Japonya'ya Türkiye Cumhuriyeti Özel Elçisi olarak gönderildi. Kendisi Türk-Japon kültür, bilim ve eğitim ilişkilerinin temellerini atmıştır. Amerikan Bilim ve Sanat Akademisinin ilk ve tek Türk üyesidir. Meksika hükümeti tarafından yüksek Bilim Ödülü "Elena Moshinsky" ile ödüllendirildi. Dünyada yeni kurulmaya başlayan moleküler biyoloji dalının ilk profesörlerinden biri oldu. DNA sarmalının çözelti içinde o biçimde nasıl durduğuna açıklama getirdi. Dünyanın pek çok yerinde buluşları ve kuramları ile ilgili konferanslar verdi. 1980'li yıllarda çalışmalarını kimya biliminin basit bir şekilde öğretilmesine yönelik bir kuramsal çerçeve üzerinde yoğunlaştırdı. Ancak 1988'de yayımlanan çalışmaları akademik dünyada ilgi görmedi. 1993'te Yale Üniversitesi'ndeki profesörlük görevlerinden erken sayılabilecek bir yaşta emekliye ayrıldı. Aynı yıl Türkiye'ye dönerek Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü'nde profesörlüğe atandı. 2002 yılında bu görevden de emekliye ayrıldı. Türkiye'de bulunduğu dönemde çalışmalarını daha çok Türk ulusal kimliği ve Türk diliyle ilgili milliyetçi görüşlerini yaymaya adadı. Eğitim dilinin resmi dil olması gerektiğini ve yabancı dilin takviyeli olarak öğretilmesinin gerektiğini savunmaktadır. Matematiksel yapısından dolayı Türkçe'nin en iyi bilim dili olduğunu söylemektedir. Yaşamı boyunca Kuantum Mekaniği'ne birçok katkıda bulunmuş bir bilim adamıdır. P.A.M. Dirac'in de üzerinde uğraştığı ancak çözümleyemediği bir problemi, "Kuantum mekaniği"nde, Hilbert uzayının topolojisi ve içerdiği yüksek simetrileri çözdü[4]. Böylece Kimya bilimini bu topolojik inceleme ile sağlam bir temele oturttu.Ünlü sanatçı Esin Afşar'ın ağabeyidir. Oktay Sinanoğlu'nun tüm akademik çalışmaları içinde en önemli 5 kuramı şöyledir: Many Electron Theory of Atoms and Molecules (1961) – Atom ve moleküllerin çok elektronlu kuramı Solvophobic Theory (1964) – Çözgeniter kuramı Network Theory (1974) – Kimyasal tepkime mekanizmaları kuramı Microthermodynamics (1981) – Mikrotermodinamik Valency Interaction Formula Theory (1983) – Değerlik kabuğu etkileşim kuramı. AA Haber: Şeyma Filiz

Tiyatro şenliği başlıyor

$
0
0

senlik

Yıldız Teknik Üniversitesi YTÜ,  4-10 Mayıs tarihleri arasında tiyatro topluluklarına ev sahipliği yapacak. Bu yıl 5.si gerçekleşecek olan şenlik, Yıldız Teknik Üniversitesi Davutpaşa Yerleşkesi Elektrik-Elektronik Bölümü kongre salonunda gerçekleşecek. Şenlik İstanbul içinden ve dışından birçok üniversitenin tiyatro topluluklarına ev sahipliği yapacak. Tiyatro grupları her gün saat 14.00 ve 18.00 olmak üzere iki kez sahne alacak.   Haber : Ekrem Güney

Marmara Üniversitesi’nde festival zamanı

$
0
0

1509687_844110612329348_4825611475568452510_n

Marmara Üniversitesi' nin en köklü öğrenci kulüplerinden birisi olan Marmara Üniversitesi Tiyatro Kulübü  diğer adıyla  Miftok 29. Yıldönümü nedeniyle  bu yıl ilk olarak tiyatro festivali düzenliyor. Marmara Üniversitesi' nin köklü geçmişe sahip öğrenci kulüplerinden birisi olan Marmara Üniversitesi Tiyatro Kulübü namıdiğer Miftok   1. Tiyatro Festivali gerçekleştiriyor. Küçücük odalarda büyük oyunlar çıkaranların tiyatro kulübü Miftok , gerşekleştirecekleri ilk festival ile birçok gösterimi seyirciyle buluşturacak. Marmara Üniversitesi Göztepe Yerleşkesi İbrahim Üzümcü Konferans Salonu' nda yapılacak gösterimler 27 Nisan  ile 30 Nisan günleri arasında yapılacak. Tüm  gösterimlerin ücretsiz olduğu festival programı şu şekilde: ---- 27 Nisan Pazartesi ---- 11.00 Tiyatro Bulmaca: Saatleri Ayarlama Enstitüsü- Ahmet Hamdi TANPINAR Uyarlayan: Özgür YALIM 17.00 Marmara Üniversitesi Tiyatro Kulübü ‘MİFTOK’: Kömürcüler-ARİSTOPHANES --- 28 Nisan Salı --- 11.00 Ankara SBF Tiyatro Topluluğu: Fizikçiler-Friedrich DURRENMATT 17.00 Sakarya Üniversitesi Tiyatro Topluluğu: Sayfa 27 - Jean LOUİS --- 29 Nisan Çarşamba --- 11.00 Doğuştan Oyuncular: Köprüden Görünüş - Arthur MİLLER 15.00 Tiyatro Rabarba-Rabarba: Doğaçlama Tiyatro 19.30 Gölge Sanat:Karanlık Zamanlar- Bertolt BRECHT --- 30 Nisan Perşembe --- 10.00 Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Müzikâl Topluluğu: Shakespeare’in Kralları- W.SHAKESPEARE  Haber:Ezgi Çay

Öğrenci Kulüpleri YTÜ’de bir araya geliyor

$
0
0

458784373_640

Marmara Bölgesi’ndeki tüm öğrenci kulüpleri, Başkanlar Kulübü’nün düzenlediği ‘Marmara Bölgesi Öğrenci Kulüpleri Kongresi’nde buluşuyor. Başkanlar Kulübü tarafından düzenlenen Marmara Bölgesi Öğrenci Kulüpleri Kongresi, 26 Nisan 2015 Pazar günü Yıldız Teknik Üniversitesi Davutpaşa Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenecek. YTÜ Rektörü Prof.Dr. İsmail Yüksek’in ev sahipliği yapacağı kongreye, 10 farklı il ve 64 üniversiteden yaklaşık 400 kulüp başkanı ile kulüp üyeleri katılacak. Kongrede, ‘Halef Selef Muhabbetleri’ ile yükseköğretim konusunda ülkenin önde gelen isimleri tecrübelerini Halef adaylarıyla paylaşacak. Bahçeşehir Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Enver Yücel “Gençlik için Uluslararası Vizyon ve Girişimcilik”, MEF Üniversitesi Rektörü Muhammed Şahin “İdeal 4 Yıl” ve KOÇ Üniversitesi Öğrenci Dekanı Dr.Bilgen Bilgin “Kulüpçülüğün Artısı Eksisi” konularındaki sunumlarını katılımcılarla paylaşacak. Bunun yanı sıra, kadın hakları, kadın cinayetleri ve kadına şiddet gibi konulara dikkat çekmek amacıyla ülkemizdeki başarılı kadınlarının katılacağı, “İdeal Toplumda Kadın” konulu ‘Kadınlara Özel Oturum’ düzenlenecek. Kongreye katılmak isteyen öğrenci kulüpleri, 24 Nisan’a kadar Başkanlar Kulübü web sitesine girerek kayıt formunu doldurabilirler. Haber: Seral Karagel

Animasyon Birimi Filmleri Ankara Uluslararası Film Festivali’nde

$
0
0

mmm

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi bünyesinde faaliyet gösteren Marmara Medya Merkezi Animasyon biriminin hazırladığı "Taksim-Kabataş Füniküler Hattı" ve "Kaybolan Renkler" isimli filmler Ankara Uluslarası Kısa Film Festivali'nde gösterilecek. Başladığı 1988 yılından itibaren Ulusal Sinema’nın gelecek kuşaklarına yatırım yapan Ankara Uluslararası Film Festivali, uluslararası ünlü konukları, sinemaya uzun yıllar emek vermiş deneyimli sanatçıları, genç yetenekleri, akademisyenleri, gönüllüleri ve bir şehrin sakinlerini bir araya getiriyor. Türkiye Sineması’nın geleceğini şekillendirecek yeni isimleri keşfetmek ve desteklemek hedefinde olan festivalde, nitelikli jürilerle uzun, kısa, belgesel filmlere; deneyselden animasyona uzanan sayısız yerli yapımı değerlendiriliyor. Dünya Seçkisi yanında kısa filmlerinde gösterildiği festival, izleyicisini her yıl sayısız uluslararası film ve sanatçıyla buluşturuyor. 23.04-03.05 2015 tarihleri arasında gerçekleşek olan festivalin "Ulusal Kısa Film Gösterimi" kategorisinde çeşitli filmlerle birlikte, Marmara Medya Merkezi Biriminin hazırladığı "Taksim-Kabataş Füniküler Hattı" ve "Kaybolan Renkler" isimli çalışmalar da yer alacak. Festivalle ilgili detaylı bilgi almak için Ankara Uluslararası Film Festivali web sitesini ziyaret edebilirsiniz. Haber: Seral Karagel

Medyanın aradığı kişi sen misin?

$
0
0

seminer (1).png2

Marmara Medya Merkezi, 29 Nisan Çarşamba günü, Medya Merkezi Stüdyosu’nda “Kim Milyoner Olmak İster?” yarışmasının yapımcısı Mehmet Çam’ı ağırlıyor. Medya sektöründe iş bulmanın sırları, network yönetimi, mezun olunca karşılaşılan sorunlar, medyayı anlamak, sosyal medya ve girişimcilik konularının konuşulacağı seminer; 2 oturum şeklinde düzenlenip 3 saat sürecek. Haber: İrem Demirkaya
Viewing all 434 articles
Browse latest View live